27 Ekim 2013 Pazar

Güçlü Kişilik Bilgi Ve Bilinçle Ortaya Çıkar..

Bilgili, adaletli,onurlu,ilkeli, erdemli olmak insanı insan yapan en büyük değerdir..

Bilginin sofrasından yararlanmamak kolaycılıktır.

Beynini çürümeye terk etmektir.

Bilgi, olayların geniş bakış açısıyla değerlendirilmesine ve çözümler üretilmesine olanak sağlar.

 Bilgi sahibi olmak, kişiliğinizi,hayatınızı şekillendirmektir.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak ise aptalların işidir.

Okuyun, anlayın,anlatın.Toplum cahillerden çok fazla zarar görmekte. 


24 Eylül 2013 Salı

Ve.. geride kalan herşeyi, büyülü bir renge boyar, toprağın koynuna bırakıp yoluna devam eder Sonbahar.

Hüzünlü ama sonsuz umutla, başka baharlara doğru..

Kadınlar susarak gider..
Ve bir kadın susuyorsa sessizliği sağır edici olabilir..

Kahve yalnızlıktır..."*°•.ƸӜƷ ♥❥♥


"...yokluğunla ben başbaşayız nihayet"

Denizlerin ninnisi


Tango passion










11 Ağustos 2013 Pazar

Cafe Anatolia - AY DÜŞÜNCE


İçimde binlerce ƸӜƷ ÖLÜYOR..!!!


Ben bir kelebeğim-Cem Adrian

Ben bir kelebeğim Yarın ölecegim Kanatlarım emanettir Çiril çiplak gömülecegim İçimdeki sesler dışımda ki dünya Ve gökyüzünde ben hep tek basima Kalbimdeki izler yüzümde cizikler ve gökyüzünde ben hep tek basima Uçarim ben içimdeki aşkla Siyah beyaz renksiz pullarimla Beni sevmeye kanatlarimdan başla Ama konamam beyaz avuçlarına.. Ben bir kelebegim Yarın ölecegim Kanatlarım emanettir Çırıl çıplak gömülecegim Sessizlik en güçlü sesim Rüzgar benim nefesimdir Yalnızlık zırhım Özgürlüğüm miferimdir Her yol karanlık ama Aşk benim güneşimdir Ben bir kelebegim Yarin ölecegim Kanatlarim emanettir Çırıl çıplak gömülecegim
http://youtu.be/CWzM_EoxVfc

SUSSS....!!!

Sustum! Ne kadar susulacaksa o kadar sustum! kendimle konuşuyorum şimdi yalnız... yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime kimse duymuyor... Sustum! Bin ah sürüp dudaklarıma ne kadar susulacaksa o kadar sustum! sustu benimle deniz, sustu deli dalgalar, sustu martılar... umutlarımı sarıp rüzgarlara uzaklara savuruyorum her gece yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne kimse görmüyor... Sustum! Tam acılarımı haykıracaktım ki, sustum ne kadar susulacaksa o kadar sustum! bir çığlık kanıyor demedim, en derininde yüreğimin... içimdeki volkanları boğarak sustum! açmadım kimselere yüreğimi hançeri sadece kendime sapladım sapladım ve sustum! hüznü yüzümde, acıları gözlerimde topladım sustum!.. Sustum! sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir yaraları yalayan rüzgar sokaklarında kahrolduğum şehir gözlerim konuşuyor yalnız! Saçı ağarmış hayaller nemli kirpiklerle bulutlandığında gözlerim gökte şimşek olup çakıyorum kimse görmüyor... Sustum! tuz basıp yaralarıma! ne kadar susulacaksa o kadar sustum! içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi yaslanıp yalnızlığın duvarına gül döküp kalabalıklara her gece kimsesiz geziyorum gönül ülkemi kimse bilmiyor... Sustum! tam sevdiğimi haykıracaktım ki, sustum sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak acılar konuşuyor şimdi yalnız yaralı gönlümün sızıları konuşuyor tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir atıyorum uçurumlardan kimse görmüyor Ne zaman dudaklarından öpmeye kalksam hayatı saçlarını koklasam rüzgarların içimde incecik bir sevgi ürperiyor sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme gelmiyor beklediğim bahar yaralar merhem tutmuyor gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara kimse silmiyor yağmur dinmiyor sevdiğim bilmiyor Sustum! sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata kimse duymuyor Sustum! İçimde dalgalar kabardıkça volkanlar gibi sustum sustu dudağımdaki şiir gözlerimdeki nehir gönlümdeki yara bulutlar haykırdı isyanımı şimşekler haykırdı sadece ben duydum sadece ben Ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat ey kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi yaralar merhem tutmuyor geceler avutmuyor ben sustum acılarım konuşuyor yalnız yaralı gönlümün sızıları konuşuyor Ben sustum! susmuyor yüreğimi kavuran kasırga pencereme vuran yağmur damlaları susmuyor dışarda inleyen rüzgar yıldızlar küs ay üzgün yağmur dinmiyor içimde binlerce şiir kanıyor her gece kimse bilmiyor kimse duymuyor sustum! sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu hayat, sustu zaman acılar konuşuyor yalnız acılarım konuşuyor kimse duymuyor... duymuyor... duymu... duy... NURI CAN

14 Mart 2013 Perşembe

18 Şubat 2013 Pazartesi

MUTLULUĞUN RESMİNİ HİÇBİR ZAMAN YAPAMADI

Sen, mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren
melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne
mavi yosunlu akvaryumda yüzen kırmızı balığın
ne de
al çeperli elmanın

1961 yaz ortasındaki küba'nın resmini yapabilir misin?

çok şükür, çok şükür
bugünleri de gördüm
ölsem gam yemem gayrinin
resmini yapabilir misin üstad?

Nazım H. RAN



Kokusu buram buram tüten
Limanda simit satan çocuklar
Martıların telaşı bambaşka
İşçiler gözler yolunu.
İnebilseydin o vapurdan
Ayağında Varna'nın tozu
Yüreğinde ince bir sızı.
Mavi gözlerinde yanıp tutuşan
Hasretle kucaklayabilseydim
Seninle, bir daha.
Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
Bağrımıza bassaydık seni Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Başında delikanlı şapkan,
Kolların sıvalı, kavgaya hazır
Bahriyeli adımlarla düşüp yola
Gidebilseydik meserret kahvesine,
İlk karşılaştığımız yere
Ve bir acı kahvemi içseydin.
Anlatsaydık
O günlerden, geçmişten, gelecekten,
Ne günler biterdi,
Ne geceler...
Dinerdi tüm acılar seninle
Bir düş olurdu ayrılığımız,
Anılarda kalan.
Ve dolaşsaydık Türkiye'yi
Bir baştan bir başa.
Yattığımız yerler müze olmuş,
Sürgün şehirler cennet.

İşte o zaman Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Buna da ne tual yeterdi;
Ne boya...

Abidin DİNO

26 Ocak 2013 Cumartesi

"Ne garip.. Yüzüne gülecek kadar dost sandığın kişiler, aslında arkandan konuşacak kadar yüzsüzler".

"Sahte dostluklarda,elin dizginde yürümelisin" diyor Montaigne.
Bu zamana kadar dostluklarımda,elim dizgine hiç gitmemişti.

İnsanlar yaşarken sadece zamanı geçirmek ve eğlenmek adına mı yaşarlar?
Paylaşmanın tek taraflı adaletsizliğinde,dost bildiklerime neden hep ısrarla veren ben olmuşum?
Hayat insana her dakika yeni bir şeyler öğretiyor ve her dakika bir şeyleri hızla alıp götürüyor.Dost sandıklarımın şerefinedir bu yazı.


21 Ocak 2013 Pazartesi

Hişt Hişt baksana..!!!

Hişt Hişt baksana..!!!!
  


Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin,
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Penceri aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin,
Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin,
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin,
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart
Kızarmış ekmek kokusunu çek içine,
Bak güzelim kahvaltının keyfine..
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile,
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden, hatta daha da ekiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla, ohhh şöyle bir hafifle,
Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de,
Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık,
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa,
Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak,
Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al,

Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sen çok darda iken kimler seni ferahlattı, hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?
Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara,
Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..

Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak..

Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..
Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları, bardakları misafire,
Sizden ala misafir mi var bu dünyada,
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil, şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..

Gece evinde, dostların olsun,
Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun..

Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun?
Ama illaki sağlık olsun..
A. Dilek Orhan

Dostluğu klavyelerde aramak..

Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hiç vaktiniz yok, "Fast live", "Fast food", "Fast music", "Fast love"...
Dikte ettirilen "yükselen değerler", "in" ler, "out" lar...
Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?
içinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?
Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?

Müşfik Kenter
http://www.youtube.com/user/hulyaunalmis

Elevtheria HRITOPOULOU - Me Fonazoune

Müzik, Hissin Uğultusudur